Prostat kanseri nedir?
Prostat kanseri, prostat bezindeki normal hücrelerin anormal hücrelere dönüştüğünde ve kontrol edilemeyen bir şekilde çoğaldığında ortaya çıkar.
Prostat kanserinin belirtileri nelerdir?
Prostat kanseri genellikle belirti vermez, ancak bazı ileri evre hastalarda idrar yaparken zorlanma, idrar akış hızının azalması, idrarda veya menide kan görülmesi, özellikle sırtta olmak üzere kemik ağrısı ve istenmeyen kilo kaybı gibi belirtiler görülebilir.
Hangi belirtiler iyi huylu prostat hastalıkları ile benzerlik gösterir? Hangileri farklıdır?
İdrar yaparken zorlanma ve idrar akış hızının azalması genellikle iyi huylu prostat büyümesinde görülen belirtilerdir. İdrar ve menide kan görülmesi bazen iyi huylu prostat hastalıklarında da görülebilir. Ancak, kemik ağrısı ve istenmeyen kilo kaybı genellikle prostat kanserine özgüdür.
Ağırlıklı olarak hangi yaş grubunda ortaya çıkar?
Prostat kanseri görülme olasılığı yaşla birlikte artar. 50 yaşın altındaki erkeklerde nadiren görülürken, 80 yaşın üzerindeki erkeklerin yaklaşık %80'inde belirli bir derecede prostat kanseri görülür.
Risk grupları nelerdir?
Prostat kanseri için 4 ana risk faktörü vardır:
Yaş: En büyük risk faktörüdür. Genellikle 65 yaşın üzerindeki erkeklerde daha sık görülse de daha genç yaşlarda da görülebilir.
Etnisite: Siyah erkekler, beyazlara göre 2 kat daha fazla risk altındadır. Asyalı erkeklerde ise risk daha düşüktür.
Aile Hikayesi: Birinci derece yakınlarında (baba veya kardeş) prostat kanseri olan kişiler yüksek risk altındadır. Ayrıca, BRCA geni ilişkili meme kanseri olan kadın akrabalarda da prostat kanseri riski artabilir.
Diyet: Dengeli bir beslenme ve fiziksel aktivite sizi sağlıklı tutabilir. Hayvansal yağlardan fazla alım, sebze ve meyve alımını azaltmak, prostat kanseri riskini artırabilir. Ayrıca, obez erkeklerde artmış bir risk görülebilir.
Prostat kanseri, kanser tarama programı içinde yer alan bir tür müdür? Korunmak ya da erken tanı için neler yapılmalı?
Bu konuda tartışmalar devam etmekle birlikte, genel kanı tarama yapılması yönündedir. 50 yaşın üzerindeki erkeklerde her yıl veya 2 yılda bir prostat hormonu (PSA) seviyelerinin kontrol edilmesi önerilmektedir. Eğer kişide prostat kanseri için yukarıda belirtilen risk faktörlerinden herhangi biri veya birkaçı mevcutsa, tarama 40 yaşından itibaren yapılmalıdır. Prostat kanserinden korunmak için yapabileceğimiz en iyi şey sağlıklı yaşam tarzıdır. Dengeli beslenme, yani sebze, meyve ve lifli gıdaların ağırlıkta olduğu, kırmızı et, yüksek yağ ve şeker içerikli besinlerin ve işlenmiş yiyeceklerin az alındığı bir beslenme tarzı ve artan fiziksel aktivite önemlidir. Erken tanı için üroloji muayenesi ve PSA testi yapılmalıdır.
Prostat kanseri tanısı için ne tür kontroller ve testler mevcuttur?
Dijital rektal muayene (prostat kontrolü); Doktorun makattan parmak ile prostatı değerlendirdiği basit bir yöntem. Evet, biraz rahatsız edici bir muayene ancak kısa ve ağrısızdır.
Prostat spesifik antijen (PSA) testi; PSA yalnızca prostat tarafından üretilen kandan basit bir şekilde bakılabilen bir testtir. Yüksek PSA seviyeleri mutlaka kanser olduğu anlamına gelmez ancak prostat kanserini ekarte etmek için yüksek PSA seviyesi araştırılmalıdır.
Prostat kanseri riskiniz varsa ne yapılmalıdır?
Prostat kanseri tanısı için tek bir test yoktur. Riskiniz, PSA seviyeniz ve prostat muayene sonucunuz ile birlikte yukarıda belirtmiş olduğumuz risk faktörlerinin olup olmamasına göre belirlenir. Eğer prostat kanseri riskiniz mevcut ise bir sonraki aşamada multiparametrik MRI taraması yapılmalıdır.
MRI; manyetik rezonans görüntüleme (MRI) prostatın detaylı incelenmesini sağlar ve doktorunuzun biyopsi kararını vermesine yardımcı olur. Ayrıca eğer kanser var ise kanser hücrelerinin prostat dışına çıkıp çıkmadığı ve çevre organlara sıçrayıp sıçramadığı hakkında da bilgiler verir.
Değerlendirmeler sonucunda prostat kanseri riski mevcut ise bir sonraki aşama prostattan biyopsi almaktır.
Prostat biyopsisi; Prostat kanserinizin olup olmadığının anlamanın tek doğru yolu prostat biyopsisidir. İnce bir iğne yardımıyla prostatınızdan küçük doku örnekleri alınır ve inceleme için patolojiye gönderilir. Biyopsi 2 yoldan alınabilir:
Trans-rektal olarak; makattan (rektum) ultrason probu yerleştirilerek, ultrason görüntüsü eşliğinde rektum içinden prostata ulaşılarak lokal veya genel anestezi altında prostattan biyopsi örnekleri alınır.
Trans-perineal olarak; yine makattan ultrason probu yerleştirilir ve prostat ultrason görüntüsü ile değerlendirilir ancak bu yöntemde iğne deriden geçirilerek prostata ulaşılır ve biyopsi alınır. En önemli artısı ciddi enfeksiyon riskinin trans-rektal biyopsiden daha az olmasıdır.
Prostat MR füzyon biyopsisi; Bu yöntemlerin füzyon teknolojini ile birleştirildiği prostat MR füzyon biyopsisi en güncel prostat biyopsi yöntemidir.
Kanserin evresi nedir?
Kanserler genellikle evreler halinde tanımlanır, bu evreler tedavi ve hangi tedavinin uygulanacağının kararının verilmesinde kullanılır. Evrelemeyi yapmak için ise tümörün boyutu ve ne kadar uzağa sıçradığı gibi bilgiler kullanılır. Prostat kanserinde de lokal, lokal-ileri, metastatik gibi kavramlar duyabilirsiniz.
Evreleme nasıl yapılır?
Prostat kanseri tanısı almış hastalarda kanserin evrelemesi; PSA değeri, biyopsi sonucu, multiparametrik prostat MR’ı, bilgisayarlı tomografi, kemik sintigrafisi ve PSMA PET-CT görüntüleme gibi yöntemlerinin kullanılması ile yapılmaktadır.
MRI; mıknatıslar ve radyo dalgaları kullanılarak vücudun görüntülemesi yapılır. Kanser hücrelerinin prostat dışına çıkıp çıkmadığı, büyüklüğü ve çevre organlara sıçrayıp sıçramadığı hakkında da bilgiler verir. Değerlendirme için genellikle damardan ilaç verilir.
Bilgisayarlı tomografi; yaygın bilinen adıyla CT vücudun görüntüsünü X ışınları ile alır ve üç boyutlu görüntüyü oluşturan bilgisayara yönlendirilir. Görüntüleme için yine damardan ilaç vermek gereklidir.
Kemik sintigrafisi; prostat kanseri genellikle kemiklere sıçradığı için kemikleri değerlendirmek gereklidir ve bunun için en sık kullanılan tetkik kemik sintigrafisidir. Ancak artık günümüzde daha etkili yöntemler mevcuttur.
PSMA PET-CT; günümüzde prostat kanserinin yaygınlığını değerlendirmede kullanılan en etkili yöntemdir. Damardan verilen Ga68 işaretli madde ile tüm vücut değerlendirmesi yapılır. Lenf nodu, kemik ve diğer organları değerlendirmede CT, MRI ve kemik sintigrafisine oranla daha etkindir.
Hangi evrede hangi tedavi uygulanır?
Prostat kanseri genel olarak lokal, lokal ileri ve metastatik hastalık olarak sınıflandırılmaktadır.
Lokal hastalık: Kendi içinde düşük, orta ve yüksek riskli hastalık olarak gruplara ayrılır. Beklenen yaşam süresi tedavi kararında ana etkendir. Düşük riskli hastalarda beklenen yaşam süresi 10 yılın üzerinde ise aktif izlem, radikal prostatektomi ve radyoterapi uygun tedavi yöntemleridir. Orta ve yüksek risk grubunda ise ana tedavi seçenekleri radikal prostatektomi ve radyoterapidir. Lokal ileri evre hastalıkta ana tedavi radikal prostatektomiyi takiben radyoterapi uygulanması işlemidir. Ameliyat istemeyen veya uygun olmayan hastalarda radyoterapi ile birlikte hormon tedavisi uygulanabilir.
Metastatik hastalık: Ana tedavi hormonal tedavi, kemoterapi ve benzeri ilaçlardır. Az sayıda metastazı olan hastalarda radikal prostatektomi sonrası radyoterapi-hormonoterapi de uygulanabilir.
Bunların dışında lokal hastalıkta uygulanabilen minimal invazif tedaviler gündeme gelmeye başlamıştır. Bunlardan en önemlisi HIFU'dur. Ameliyat ve radyoterapi istemeyen hastalarda uygun bir seçenektir.
Aktif izlem: Kanserin takip edilmesi anlamına gelir, gereksiz tedavilerden kaçınmak için kullanılır. Doktorunuz aktif izlem önerirse erken evrede olan düşük riskli bir kanseriniz olduğunu belirtir. Aktif izleme alınan hastalar belirli aralıklarla değerlendirilir ve kanserde ilerleme tespit edilirse aktif tedaviye geçilir.
Cerrahi, radikal prostatektomi: Prostatın tamamı ve seminal veziküller cerrahi olarak çıkarılır. Orta, yüksek risk grubunda ve lokal ileri evre hastalıkta lenf bezleri de çıkarılabilir. Prostatı çıkarma yöntemleri açık cerrahi, laparoskopik ve robot yardımlı olarak gerçekleştirilir.
Radyoterapi: Yüksek enerjili X ışınları kullanılarak kanser hücreleri yok edilir. Eksternal ve brakiterapi olmak üzere iki farklı türü vardır.
Hormon tedavisi: Testosteron üretimini engelleyerek prostat kanserinin gerilemesini sağlar. Tedavi genellikle 3 ayda bir yapılan iğneler şeklinde uygulanır.
Orşiektomi: Testislerin cerrahi olarak alınması ile testosteron üretimi durdurularak prostat kanserinin gerilemesi sağlanır.
Kemoterapi: Prostat kanseri ileri evrede ise uygulanır ve yaygın olarak dosetaksel ve kabazitaksel gibi ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar vücuttaki kanser hücrelerini yok ederken yan etkilere de neden olabilir.
Diğer Tedaviler
Yüksek yoğunluklu odaklanmış Ultrason (HİFU): Ultrason dalgaları kullanılarak kanser içeren bölgeleri yakarak yok etmek amaçlanır. Erken evrede olan hastalara uygun bir tedavi seçeneğidir. Makata yerleştirilen ultrason probu aracılığıyla tümör içeren bölgeler veya prostat küçük ise tümü yakılır.
Prostat kanseri cerrahisinde, robotik cerrahinin yeri nedir?
Robotik cerrahi, prostat kanseri cerrahisinin en sık uygulanan yöntemlerinden biridir. Belirli konularda açık cerrahiye üstünlükleri vardır. Bunlar arasında daha az kanama, ameliyat sonrasında daha az ağrı, normal yaşama daha hızlı dönme ve kısa dönemde daha az idrar kaçırma ve sertleşme bozukluğu bulunur.
Prostat kanseri tedavisinin olası yan etkileri nelerdir?
Tedavilerin idrar, cinsel yaşam ve bağırsaklar üzerinde etkileri olabilir. İdrar kaçırma, bağırsak problemleri ve erektil disfonksiyon en sık karşılaşılan yan etkilerdir.
Cerrahi sonrası yaşam ve hastaya öneriler nelerdir?
Hastanın sağlıklı beslenmesi, ağır işlerden kaçınması, kabızlıktan kaçınması ve Kegel egzersizleri yapması önerilir. Ayrıca sertleşme bozukluğu için günlük tadalafil kullanımı önerilebilir.
Ameliyat sonrası cinsel yaşam ve idrar tutma gibi yaşam kalitesini etkileyen faktörler nasıl etkilenir? Hastanın konforlu bir yaşam sürmesi için önerileriniz nelerdir?
Ameliyat sonrası idrar kaçırma ve sertleşme sorunları görülebilir. Kegel egzersizleri ve tadalafil kullanımı bu sorunların yönetiminde yardımcı olabilir. Penil protez yerleştirilmesi de sertleşme sorununa çözüm olabilir. Düzenli beslenme, aktivite, kilo kontrolü ve egzersizler de yaşam kalitesini artırmaya yardımcı olabilir.